27 Mayıs 2017 Cumartesi

Sağlıklı Bir Evlilik Nasıl Olmalı ?

        Benimle Evlenir Misin ?

Herkesin hayalidir; ruh eşini bulup mutlu bir yuva kurabilmek. Karı olmak, koca olmak, anne olmak, baba olmak hep zihnimizin önemli bir yerindedir. Genç kızlar güzel bir gelinlik ile evlenmenin, genç erkekler ise güzel bir gelin arabası hazırlamanın derdindedir. 
   Sevmek ister herkes. Sevilmek, değer vermek, değer görmek ister. İki ayrı dünyayla bir olmak, bütün olmak ister. Hayatı paylaşmak ister herkes. Zor günlerinde başını dayayacak bir omuz , yere düştüğünde elinden tutacak bir yoldaş arar herkes. 
   Tüm bu hayaller sürerken birden bir bakarsın o an gelir. Yıllardır aradığın insan karşındadır. Öyle böyle  başlar bir evlilik telaşı. Kimi zaman stresli, kimi zaman mutlu, kimi zamansa yorucu bir şekilde geçer bu süreç. Henüz evleneli bir sene bile olmamışken başlar sorunlar ve burada filmimiz kopar.
   Çoğu kişiden duymuşsunuzdur şu sözleri;
' Evlenmeden önce hiç böyle değildi. Çok değişti.'
' Onu hiç tanıyamamışım.'
'Biz hiç birbirimize göre değilmişiz.'
   Peki ne oluyor ? Bu kadar beklentiyle, heyecanla aradığımız hayat arkadaşımız bir anda nasıl bu kadar değişebiliyor?
   Aslında değişen çokta bir şey yok. Aşk insanın gözünü kör eder derler ya kısmen yaşadığımız durum bu. Evlenmenin, bir yuva kurmanın heyecanına o kadar kapılıyoruz ki öncelikle
 'Ben nasıl biriyim?'
'Evleneceğim kişi nasıl biri olmalı?'
'Bir evlilikten beklentim nedir?'
'Evleneceğim kişinin zihnindeki eş nasıl biri? Ben buna uyuyor muyum?'
'İkimizin zihnindeki evlilik aynı şey mi?' gibi soruları aklımızın ucuna bile getirmiyoruz. 

Peki neden ?

  Çünkü artık büyüdük, belli bir yaşa geldik ve bizi sürekli ' Ne zaman evlilik? Yok mu görüştüğün biri?, Darısı başına ' gibi soru ve cümlelerle bunaltan büyük bir kitle ve onların sosyal baskısı var. 
  Ha bir de ' aman kızım/oğlum aşk meşkte neymiş bizim zamanımızda öyle şeyler mi vardı bulun birini de evlenin' diyen teyze/amca takımı var. Allah onların çenelerinde zeval vermesin.

  Velhasıl gelelim asıl konuya 'Sağlıklı bir evlilik nasıl olmalı ve sürdürülmeli?'
   Sağlıklı bir evlilik için en önemli şey sağlıklı bir iletişimdir. Birbirleriyle tatmin edici muhabbetler kuramayan, birbirini anlamak istemeyen hatta dinlemeyen, sorunlar karşısında sürekli birbirlerini suçlayan bir çift ne kadar mutlu olabilir ?

Tabiki olamaz !

Bu nedenle evliliğimizde sağlıklı bir iletişim kurabilmek için dinlemeyi bilmeliyiz. Ancak bu dinleyiş söylediklerine karşı nasıl bir cevap yapıştırayım' düşüncesiyle değil de 'bana ne anlatmak istiyor?, ne ile ilgili sorun yaşıyor? düşüncesiyle gerçekleşmelidir. Aksi halde bu bir dinlemeye değil, tartışmaya döner. Belki de kavgaya.
   Diğer önemli iletişim hatası ise kullandığımız iletişim dilinde ortaya çıkıyor. İletişim dilimiz hakaret, iğneleme, suçlama, aşağılama gibi bir içeriğe sahipse eşimiz ile hiçbir zaman aynı noktaya gelemez, soruna aynı yerden bakamayız. Çünkü böylesi bir dil kullandığımız zaman karşımızdaki kişi değersizlik, sevgisizlik, anlaşılmamışlık, ezilmişlik, suçluluk veya aşırı savunmacılık hislerine kapılarak söylediklerinizi dinleyemez ve anlayamaz. Örneğin bir beyefendi hanımına 
'Sen gerizekalı mısın neden  havluları bu rafa koyuyorsun?' dediğinde eşi beyefendinin havluların konduğu yerden rahatsız olmasından çok kendisine 'gerizekalı' demiş olmasına odaklanacaktır ve bu sorunu çözmek için gerekli olan konuşma tarzını yakalayamayacak sorunu çözemeyecektir. Oysaki bu beyefendi eşine 'Hayatım havluları bu rafa koyuyorsun ama ben işimi göremiyorum bir dahaki sefere alttaki rafa koyar mısın?' demiş olsaydı eşi havluların yeriyle ilgili soruna odaklanıp ona göre bir yanıt veya çözüm bulacaktı.
   Duyguların paylaşılması ve yakınlık evliliğin sağlılığı açısından önemli bir diğer konudur. Gariptir ki evlenmeden önce sürekli partnerine sevgisini, duygularını, ilgisini belli eden davranışlarda ve tutumlardan bulunan çiftler, evlilikleri sonrası bu konuda gerileme yaşıyorlar. Seni seviyorumlarla gelen çiçekler, 'bu akşam ne yemek yaptın hanım? Al sana 1 kg portakal aldım' lara dönüşüyor. Veya sevdiğinin yollarını gözleyen hanım kızlar evlenince  kapıyı çalan eşine somurtarak kapı açan, bir hoşgeldin bile demeyen bayanlara dönüşüyor. Oysaki evlilikte duygu paylaşımı ilişki doyumu açısından oldukça gereklidir. Eşler birbirlerine karşı hissettikleri duyguları ifade ettiklerinde hem birbirlerini daha iyi anlama fırsatı yakalarlar hem de bir paylaşım yaşarlar ve bu da birbirlerine olan yakınlıklarını arttırır. Mesela bir çift düşünelim, beyefendi iş yerinde çok stresli bir gün geçirmiş ve eve sinirli gelmiş. Kumandayı bulamayınca sinirli bir şekilde eşine
'Nereye koydum şu zıkkımı bulamıyorum' diye çıkışmış. Sizce bu durumda bu beyefendinin eşi ne yapmalı?

1) Orda işte gözün görmüyor mu? Kör musun be adam? mı demeli 
2)Canım kumanda kanepenin üzerinde. Sinirlisin bugün sanki seni üzen bir şey mi oldu ? demeli

Cevabı açık. 1. cevap tam bir tartışma ortamı oluşturacakken 2. cevap Hanımefendinin eşini dinlemek istediğini, duygularını bilmek onu anlamak istediğini, eşini önemsediğini ifade eden bir yanıt oluyor.
Evliliğimizde çatışmanın çıkmaması adına karşı tarafın duygu ve düşüncelerini anlamak veya sorun yaşadığımız konuda kendi duygu ve düşüncelerimizi çözüm amacı ile açıkça ifade etmemiz gerekir.

   Gerçekleşmesi itibari ile beraberinde bir çok sorumluluk getiren evlilik, sorumluluklar paylaşımını gerekli kılar. Bundandır ki nikah memurları hep sorar 'İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta eşinizle bir ömür boyu evlenmeyi kabul ediyor musunuz ?' diye.
Bu cümle görünür de sadakati ifade ediyor olsa da alttan verdiği mesaj şudur;

' Siz beyefendi, hanımefendi hastalandığında yemek yapıp bulaşık yıkamayı kabul ediyor musunuz?'
'Peki siz hanımefendi eşiniz iş yoğunluğundan dolayı çocukları okuldan alamadığında, çocukları okuldan almayı kabul ediyor musunuz ?'

Sonra sevinçle bağırıyoruz ' Evvvvveeeettt' diye. Alkışlar bize geliyor.

Hiçte duyduğumuz kadar masum değilmiş değil mi?

  Evet, sorumluluklar sağlıklı bir evlilikte açıkça belirlenmiş ve gerekli durumlarda esnetilebiliyor olmalı. Eğer sorumluluklar konusunda çok katı olunursa ve gerekli zamanlarda sorumluluk değişimi gerçekleşmezse yeni çatışma konumuz hayırlı olsun bizlere. Veyahut paylaşılan sorumluluklar yerine getirilmezse bunun sonucu olacak problemlere 'merhaba' diyelim.

   Genel olarak özetleyecek olursak; Mutlu, sağlıklı bir evlilik için öncelikle kendimizi tanımalı, ne üzerine bir evlilik gerçekleştirmek istediğimizi belirlemeliyiz. Sonraki süreçte partnerimizi tanımalı, aynı evlilik beklentisine sahip olup olmadığımızı anlamaya çalışmalıyız. Evliliğimizde partnerinizi nasıl bir eş rolünde gördüğünüzü , hangi sorumlulukları üstlenebileceğinizi açıkça belirtmeliyiz ve onun düşüncelerini de öğrenmeliyiz. Aşk, sevgi evlilikte tabi ki çok önemli ancak daha önemli olan birlikte yaşam becerilerini kazanabilmemiz ve en az aşk, sevgi kadar bu konuyu da önemsememiz gerekiyor. Evlilik sonrası ise iletişim şeklimiz, iletişim dilimiz, sorumluluklarımızı yerine getirmeniz veya getirmememiz, duygularımızı paylaşmamız ve partnerinizin duygularını anlamaya çalışmamız ilişkimiz açısından çok önemli noktalardır.

Kısacası;

Sevin, dinleyin anlayın eşlerinizi.
Onları üzmektense, haddini bildirmektense mutlu etmeyi amaç edinin.
Unutmayın insanlar mutlu ettikleri kadar mutlu olurlar.

Ve son olarak;
' Sevgi neydi? Sevgi sahip çıkan dost , sıcak insan eli, insan emeğiydi. Sevgi iyilikti, sevgi emekti…' ( Selvi Boylum Al Yazmalım.)


Büşra Epözdemir
Aile Danışmanı Psikolog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder